sevgiliye mektup
.: Sana Seni YazıyOrum :.
 
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya,başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde kağıdı,kalemi elime alıp,seninle dertleşmek,yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geliyor içimden.Sana yazmak.''Sana seni Yazmak''
Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları...Sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri,tüm banliğimle sana yağmak istiyorum...

Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın yarım kalan sevdamın eksik taraflarında.Bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına! Bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücra köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor.Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine.Yağsın,yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı!Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı...

İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış yüreğime,işte seni yazıyorum!!!
Bu gece gene yağmur yağıyor.Senyoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. Gözyaşlarımı efkarıma kattım bu gece. Sevdamı,umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.

Bu gece yağmurla beraber gözyaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara.Süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. o,doya doya bakamadığım gözlerin,gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında,yetmez miydi? Bir bakışın bir ömüre değmez miydi?
İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime...Yalnız ve bomboş odamda sen varsın hala.Hala sensizliğim duruyor yanı başımda...

Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara.Seni arıyorum,erimekteyim...Karanlık geceye inat ay gökyüzünde...

Ve gökyüzü yüreğimde
Sevgiliye Mektup

Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki... Duvar kağıdı olmasa... Bembeyaz...İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi... Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil... Benim ki bile...


Hiç dağda yaşadığın oldu mu, dağda ve çadırda?
Çadırda yaşamak nasıl bir şeydir bilir misin?
Hayatında aynı günde aynı topraklarda yüzden fazla çiçek gördüğün olmuş mudur?
Ya geceleri gökyüzüne baktığında ne kadar yıldız sayabildin en fazla?
Saman yolunu görme şansına kaçımız sahip oldu bugüne dek...
Seninle ne zaman tanıştık. Hiç bilmiyorum...
Yoksa hep tanışıyorduk da bir türlü yüz yüze mi gelememiştik...
Ne iyi ettim de geldim.
Daha önce de kaç kez gelmiştim.
Ama söyler misin bana neden
Neden tanışamadık bir türlü.
Tesadüf müydü yoksa bilerek mi gelmiştim çalıştığın yere?
Seni orada bulacağımı biliyor muydum?
Seni ilk gördüğüm anı hiç unutmuyorum.
Ama bir türlü yanına gelmeye cesaret edememiştim.
Çocuk gözlerinle bana bakmıştın.
Bir sevgiliydi ya da bir çocuk ne fark eder ki
İkisini birden seviyordum.
İkisiyle birden konuştum.
Çocuk gözler,
Sevgili gözler,
Kocaman hüzünlü gözler...
Bir yüze,
Bir çift göze ancak bu kadar yakışırdı hüzün...
Boş bırak bir yanını
Ben geleceğim nasılsa
Taş plaklardan kalma bir sevdayla
Oturacağım yanına
Ben geleceğim boş bırak bir yanını
Unutma!
Bir yanından bir yanına sırılsıklam olacak avuçların
Yasak bir köy olacak değilsin o zaman...
ve özlemlerin taze kalsın diye limon kolonyası kokacak değilim sana.
Sen gibisini bulamadım gülüm
Ödünç paralarla katettiğim
Bu çalıntı yollarda
Boş bırak en sevdiğin yanlarından birini
Ben geleceğim nasılsa.
Şimdi sen uykudasın...
Bir resmin var başucumda
Gözlerindeki hüzün
Daha bir ortada
Daha bir uzun...
Kızıl, kıpkızıldı saçların
Ve başımın üstünde yerin.
Yaz geldi mi gitmek bilmeli
Kış geldi mi dondurmalı sevgileri
Şimdi sen uyuyorsun
Senin gecelerin uzunsa
Benim sevgim uzun, upuzun...
Sana o kadar çok şey yazmak istiyorum ki...
.
Senin her anını
Yaptığın her şeyi fotoğraflamak isterdim. Hiç durmadan...
Parmaklarım artık deklanşöre basamayacak duruma gelse bile...
Küçük bir kız çocuğu gibiydin.
Seni çok özlüyorum.
Buna hakkım var mı diye sormak bile saçma
Önce sordum ama,
Ne hakla özlüyorsun sen onu diye...
Sonra kızdım kendime...
Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki...
Duvar kağıdı olmasa...
Bembeyaz...
İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi...
Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil...
Benim ki bile...
Kendime bir kahve yaptım.
Pencerem açık
Hava çok sıcak...
Dışarıda bir kedi yavrusu ağlayıp duruyor.
Bahçeye çıkıp bir şeyler verdim sustu...çıkmışken ağaçtan iki tane olmuşlarından şeftali kopardım. Biri senin içindi...
Radyoda bir şarkı çalıyor.
Yarısı hasret yarısı savaş
Bütünü ayrılık kokan bir şarkı...
Anılarını eskitmeyenlerin acıları çok olur
Umutları çok...
Sana çok şey söylemek istiyorum...
Belki yıllardır kimselere söylemediğim her şeyi sana söylemek istiyorum.
Seninle ilgili bir sürü proje geliştiriyorum senden habersiz...
Ama herşeyi de sana söyleyemem ki
Ah şimdi burada, İstanbul’da olsan ne iyi olurdu
Bu istek belki de dünyada ki en son olacak şey şimdilik
Yani ben böyle düşünüyorum. Bana kızıyorsun biliyorum
Ancak senin istanbul’da olman kadar hiçbir şey beni daha fazla heyecanlandıramazdı...
İstanbul’u anlatmaya gerek yok.
Biliyorsun işte.
İstanbul...
Ama onun şimdi çok büyük bir eksiği var.
Neredeyse olmazsa olmaz denecek kadar büyük bir eksik...
Gülüyorsun biliyorum...
Ama öyle ne yapayım...
İşlerimi bir an önce bitirmeliyim.
yakında orada olacağım.
Daha çok var. Sen ne kaldı ki demiştin...
Ama 25 koca gün
Neredeyse bir ay...
Ve ben seni çok özledim
Kendine çok iyi bak.
Hoşça kal...
BEN SENİ YAŞIYORUM BİRTANEM


Sensiz yaşanılacak olan bir hayata atılmaktan korkuyorum.Böyle bir hayatta ayakta durabileceğimi hiç sanmıyorum.Sonu hiç gelmeyecek gibi görünen yaz gecelerinde sensizlik beni bitirmeyecek de ne yapacak? Seni sevmek mutluluksa,ben çok mutluydum.Senin de mutlu olduğunu düşünüyordum.Bu mutluluğum hiçbir zaman bitmeyecek çünkü ben seni hep seveceğim,sevgi bende var oldukça. Aşık olup da kavuşamamak insana acı verebilir ama ayrılığın verdiği acının yanında hiçbir şeydir.Aşık insanın umudu büyük olur,ayrılığın umudu ise sönük bir ateş gibidir. Gecenin bu saatinde ikimizi sorgulayıp hangimizin suçlu olduğunu bulmak,bir çare olacak mı ayrılığımıza? Suç kimin olursa olsun, o suçun oluşmasına olanak veren daima her iki taraftır. Sevmek çok zor değil,zor olan ;sevgiyi devamlı barındırabilmektir.Arada küçük kaçamaklar olsa da her zaman sevgiye yer bıraktığımı düşünüyorum. Ayrılıklara neden olan en büyük yanılgımız;sevmek ve sevilmek kavramlarına farklı açılardan bakmamızdır.İşin içine saygıyı da almayan bir düşüncenin doğruluğunu kabul etmek bana çok mantıksız geliyor. Her olayda olduğu gibi duygularda da sadece kendi tarafımdan bakmıyorum.Yada şöyle söyleyeyim sadece kendimi düşünerek sevmek ve sevilmek gibi bir düşüncem yoktur. Yaşaman gerekenleri,sevginin hak ettiği duyguları yaşaman için üzerime düşen her şeyi yapmaya hazırım hiç bir karşılık beklemeden.Sonu bana acı verse de yine yaparım.Bugüne kadar ben öyle yaşadım.Doğru mu yaptım yanlış mı?Bilmiyorum. Ama bu yolda yürümeye devam edeceğimi biliyorum. Bu benim hayat felsefemdir.Bundan taviz vermek,kendi değerlerimi hiçe saymak anlamına gelir ki,böyle bir durumda da boşlukta dolanan bir cisim gibi bir o yana bir bu yana savrulacağımı biliyorum. Seni sevdiğim için "seni seviyorum"diye haykırmadım sevgi nedir bilmeyen insanlara.Mutluluğu yakalama şansını yitirmemen uğruna ayrılığı seçtim.Acı veren, zor bir karardı benim için. Gün gelir de bu kararım mutluluğuna bir katkısı olacaksa, bilki ben hiç bir acıyı yaşamadım. Sevmek acı verir, sevmemek de. Sen hangisini yaşıyorsun şu an? Ben seni yaşıyorum birtanem.

Sevgiliye Son Mektup


Sevmiştim
Hem'de çok sevmiştim seni
Atan kalpimin seslerinde
Çektiğim nefesimin sıcaklığında
Sana baktığım gözlerimin ışıltısında, sevmiştim
Canım,birtanem vazgeçilmezimsin demiştim
Küstüğümüzde
Hiç olmadık nedenlerden,birbirimize kırıldığımızda
Gözlerimden akan, sana olan sonsuz sevgimle
Çektiğim nefes'te
Duyduğum sesler'de
Yine'de sen benim tek sevdigimsin demiştim..

Bu kadar büyük sevgimi olur
Dağlar bile dayanamazdı,ağladı
Öten bülbüller,her sabah senin adını şakır'dı
Sen'de dem tutmuş sevgime
Ne oldu neler oldu'da
Sevgim sen'de kırıldı,tüm hayatım mahvoldu
Acılarmı artık benim hayatımı sardı
Bir türlü kendimi sen'de tamir edemiyorum
Düşündükçe gönlümde kahrolup,gidiyorum
Acıları ise
Sana olan sevgimde tanıdıkça
Nefretle,nifakla buluşturdun,tanıştırdın beni..

Güzelsin,sen tek'sin dediysem
Şımarman,kendini bir şey sanman'mı gerekiyordu
Uydun yaptın beni
Utanmadan yıllarca kendine
Döndükçe etrafında
Zevk aldın,dağıttın kendini, şuursuz hareketlerinde
Ve sonunda öfke kusturdun, bana
Şaşkın şaşkın sana bakan gözlerimde..

Sen....bana göre değilsin
Açmamış güllerde koksan'da
Bir çiğ olup yüreğime damlasan'da
Sen....bana göre değilsin
Gönlümde yıllarca sakladığım resmini
Defalarca his ve duygularımda sevdim,okşadım
İstemiyerek seni yırttım,parçaladım,kırıştırdım attım
Yine'de dayanamadım
Çünkü seni çok ama çok seviyordum
Sevgimde bir hamur gibi seni yogurdum
Sonra tekrar birer birer kendime ekledim
Ve seni gönlüme yapıştırıp
Gerçek fotoğrafını çektim
Ama ne yazık'ki
Senin.... bana yalan olan sevgini gördüm
İş'te o an
Düşüncelerimi avuçlarıma aldım
Ağladım,tüm bedenimden
Bir kor ateş gibi yaktı,kavurdu gönlümü, yalan olan sevgim..

Sen bana göre değilsin
Bundan kesin olarak eminim artık
Keşke sana inanabilseydim,güvenebilseydim
Sevginin ne olduğunu sana öğretebilseydim
Bu kelimeleri sana asla yazmamış olsaydım
Hep güzelim,birtanem diyebilseydim
Ne olurdu ne olurdu
Artık sen benim bir tanemsin diyemediğim..

Kendini zorlamana
Ben'den saklamana gerek yok artık
Küçüldükçe küçüldü sevgin önümde
Kum taneleri gibi yok olup gidiyorsun gönlümden
Sen....yalanları,dolanları seviyorsun
Onlarla mutlu olup,kendini buluyorsun
Söyle ne olur söyle, çekinme
Sen....beni nasıl sevebilirsinki
Yalanlar,dolanlar dolaştıkça gönlünde..

Kelimelere sözlere hiç gerek yok artık
Sen.....bana göre değilsin
Bana yalan sevginin ne olduğunu öğrettin
İnan.....kendim'den değil
Sen'den....senin yalan sevginden utandım
Ve sana ait olan sevgi pedalını çevirirken
Dişlileri arasında
Senin ezilerek yok oluşunu,üzülerek seyrediyorum..

Gözlerim senin gerçek kimliğinle tanıştı
Duygularım parçalandı
Hislerim ise senin görüntünden yara aldı
Biliyormusun..?
Sen...bana sevgi yerine, artık nefreti öğretiyorsun
Sen,sen....sen bana göre değilsin
Yıldız'sız yökyüzünün, karanlıklarda kalması gibi
Güneş'siz toprakların,ağlaması gibi
Bir yudum su'ya muhtaç
Çöl görüntüsüne bürünmüş
Sen'de saramış ben'liğinle
Hislerin virğül
Duyguların nokta
Arzuların ise
Bir yelkovana binmiş akrep gibi
Daralan çemberinde,seni sıktıkça
Bu defa
Sen......... kendini zehirleyip
Yalanlar,dolanlar adına bu dünyadan gideceksin..

Atıl Kesmen

SEVGİLİYE MEKTUP

Aramızda aşılmaz dağlar var. Hasret kokusu sinmiş dört

duvar arasında, senin yanında olan ruhumu, seni, aşılmazlığı aşmış olduğumu düşünerek, nasırlı ellerimle sana sesleniyorum. Senin hiç bir zaman dayanamayacağın feryatlarım, sigaramın dumanıyla hasret kokan havaya karışırken bu cansız bedenlerde de bir sır olarak bütünleşiyor.

İmkansız oldukça tutkulaşıyorsun yüreğimde, sana bir ömür boyu imkansızım olmanı söylerken, seni yazan nasırlı ellerimi uzattığımda, sen ellerimi ellerimden esirgemiş ve imkansız olmayı reddetmiştin!.. Şiirlere hayranlığını sevmiştim; şiirliğini ve sonradan mısralarında yerini sessizce alacağını bilmeden...



Herkes güzelliğine hayrandı bense senin çocukluğunun maskesinde gizlenen olgunluğuna aşıktım... Hayat denen bu sahnede sana verilen rolü ne kadar iyi oynuyordun... Dilin "yüreğe" değer verdiğimi söylüyordu, ruhun ise kalıplaşmış zarfların ve kısır duyguların arasında geziniyordu. Yalanların
arasında doğruları arıyordun. Seni çok farklı yapan neydi biliyor musun benim yanımda?..

Hayır, güzelliğin değil canım; çocukluğundu... Ben asla bir bedende güzelliğe değer vermedim, zarfın ikinci planda geliyordu. Benim için her insanda olduğu gibi o zarfın içindeki mektup önemliydi. Seninde o mektubu
yüreğinle ruhunu birleştirip okumanı çok isterdim. Arayışıma son verme kararını verdiğim anda, bir güz akşamında karşıma sen çıktın.

Yüreğimde yaşadığım aşkı artık bedenleştirmek istediğimde, buna layık olarak seni gördüm. Ama yine aşkı yüreğimde yasamama sebep oldun ve imkansızlaşmayı reddederken aslında imkansızlaştığın farkında bile değildin... Marmara'ya anlattım seni... Seni sadece onunla paylaştım... Göz yaşlarım Marmara’nın
teninde hayat bulurken, Marmara feryat ediyordu kendisi kadar gerçek olan aşkların yitirilişine...

Kaç aksam seni bekledim... Seni paylaştığım Marmara’nın sevgisine dalgalarıyla köpük köpük anlattığı sahilde, kaç yakamozlu geceyi seninle izlemek istedim ama sen yoktun... Gökyüzünde bir yıldız gibiydin benim için... Elimi uzatsam tutacağım kadar yakın geliyordun oysa ki sen benim sevgimden yedi kat uzaktaydın.

Gözlerin yasama sevinci veriyordu bana, ama artık gözlerine bakmayı yasak etmiştim sırf aşkım yüzünden. Bu zulüm değildi, ölümün ta kendisiydi... Yine yalnızım iste... Yalnızlığımın soğuğunda hayalinin sıcaklığına
sarılıyorum... Seni yaşıyorum ve senli rüyalara hayalinle dalıyorum...

Sana her şeyden üstün olan aşkımı sundum, ama sen zamanın değer verdiği yalancı aşkın zehrini, gözleri kamaştıran altın kadehlerden içiyorsun. Biliyor musun bitanem seni ilk günden daha fazla aşkla seviyorum. Bir çığ gibi yüreğimde büyüyorsun...

Şimdi ne yapıyorsun

Birgün daha geçti sensiz.
Ben yine aynı bilgisayar başında, radyomun sesini az açmış zamanımı ve işimi bitirmeye çalışıyorum.
Öyle hasretimki yıldızlar altında seninle oturmaya, Deniz kenarında oturup martıları izlemeye.
Hatırlarmısın izmit'in sıcak günlerinde yüzümüzü okşarcasına esen rüzgara doğru bir bankta otururduk, sen başını omzuma yaslar denizin ve sonsuz maviliğin birleştiği noktaya dalardın, Bende usulca saçlarını okşar esen yelin o büyüleyici serinliğine kendimi bırakırdım.
Şimdi binlerce kilometre uzaktayız, Bazan mesafelere isyan edesim geliyor çünkü en ihtiyacım olduğu an sana, yalnızlığım yanımda oluyor.
Yalnızlığım sarıyor senin yerine beni,
Yalnızlığım paylaşıyor tüm dertlerimi,
Yalnızlığıma haykırıyorum deli gibi sevdiğimi...

ahh yanımda olsan,
Deli gibi sarılsam sana, öyle hasretimki...
Elimi kalbime koyduğum her an seni yanımda bulacakmış gibi oluyorum.
Sessizce adını fısıldıyorum Gözlerimi kapayarak. Sıcaklığın sarıyor dört bir yanımı.
Buz gibi odam birden sıcacık bir mekana dönüşüyor.
Özlüyorum birtanem. Sensizlik çok zor, üşüyorum...

Yazıyorum şuan hissettiklerimi, yazmaya çalışmak kar etmiyor çünkü inan hissettiklerimi yazmaya kelimeler yetmiyor. Meğer ne kifayetsizmiş sözcükler aşkın yanında, Gözlerine bir kere bakmam bir romanı yazmama yeter.
Hiç bir şey yerini tutmuyor senin.
soğuk klavyemin tıngırtıları beynimi kemiriyor adeta, Yoksun sevdiğim yoksun işte...
Müziğin her notasında sen varsın sanki
Bak ne diyor şarkıda , Onur Akın

"Geceyi sana yazdım sızımı sana
Tutundum güzel sesine tenine tutundum..."
Yanarım sana....

Sensizim sana koştum iklimler boyu
Uykular yanan liman uykular haram
bir vapur geçer dalgasında savrulan ben
dön yürek yurduma evine dön
...
Yanarım sana...

Bir gece daha geçti en insafsızından, ayrı kalmak ne zormuş be cancağzım.

Yetmiyor yazmak hasretimi gidermeye
Yetmiyor hiçbirşey senin özlemini gidermeye.
Anladım ben sensizken yarım kalmış bir roman gibi anlamsızım.
Unutma sevdiğim,
ne kadar uzakta olursam olayım yine sendeyim.
Birgün uzaklarda yakın olur, önemli olan YÜREKLER BİR OLSUN


 

SALON1
 
SAAT
 

HABERLER
 
HAVA DURUMU VB
 
visitor stats
GÜNÜN RESMİ
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol